Sanayi Devrimi yarattığı yeni modelle kentleri, kentleşme göçü, göçlerle artan kent nüfusu ise yeni idari yapılanmaları ortaya çıkardı. idari yapıların değişimi beraberinde toplumsal değişimi getirirken ülkelerin yönetim biçimleri, sınırları ve birbirleriyle olan ilişkilerinde köklü değişiklikler yaşandı. Sovyetler Birliği'nin yıkılmasının ardından küreselleşme sürecinin başlamasıyla, yüzyılın sonlarına doğru teknolojinin ön plana çıktığı, esnek üretim modellerinin ve yönetişimin yaygınlaştığı, bilgi temelli ve yoğun iletişimin önem kazandığı bir çağ başladı. Küreselleşme çağında kentler, özellikle ulus-devletlerin güçlü konumunda ciddi bir düşüş yaşandı. Bu kitapta, küreselleşme-yerelleşme bağlamında ve ekonomik kalkınma ve idari yaklaşımlarda yaşanan reform süreçlerinde Avrupa'da oluşturulan Bölgesel Kalkınma Ajansları inceleniyor. BKA uygulaması, bir yandan Neo-Liberal politikalar bağlamında eleştirilirken; diğer taraftan uygulamada sivil toplum, yerelleşme, açıklık ve katılımcılık gibi yeni yöntemleri ne kadar gerçekleştirebildiği araştırılıyor. Kitap, bölge kavramının bir kamu yönetim birimi olarak kalkınma ajansları aracılığıyla nasıl bir uygulamaya dönüştüğü ve bir Neo-Liberal ve dış faktör olarak kalkınma ajanslarının kamu yönetim sistemi içerisindeki yeri irdeleniyor.