"Biz değer üretenler olarak diyoruz ki: Bir Kadın Daha Eksilmeyeceğiz, Hayatta Kalmak ve Borçsuz Olmak İstiyoruz!" İşte tam da feminist hareketin yükselttiği bu sloganın izini sürüyor elinizdeki kitap. Borç mekanizmasının nasıl da yaşamın her alanına sızdığını, yeni itaat ve sömürü biçimleri ürettiğini, böylece emeğin güvencesiz, esnek ve kötü çalışma koşullarına nasıl da mahkûm edildiğini gözler önüne seriyor. İktidarın borç yoluyla uyguladığı şiddeti, kolektif öznelliklerin parçalanışını, mülksüzleştirme pratiklerini, bireyselliğe hapsedilmeyi ilk elden yaşayanların diliyle ifade ediyor. Borç yükünün özellikle de kadınların, lezbiyenlerin, transların ve non-binary'lerin üzerinde yarattığı olumsuz etkileri, kaygıları, yalnızlıkları, yabancılaşmaları anlatıyor. Bununla yetinmeyip, borcun nasıl reddedileceğini, borç mekanizmasının nasıl parçalanacağını, borç yükünden kurtulmanın nasıl mümkün olacağını da soruşturuyor. Borç yüzünden "sıfır noktasında" yaşayanların, kırılgan bedenlerin, yaşamı üretenlerin ve yeniden üretenlerin direnişini, reddini ve isyanını dile getiriyor. Bizi, yeni örgütlenme ve dayanışma biçimleri arayışlarına ortak ediyor.