Çocuklar dünyaya kendi arzu ve istekleriyle değil biz yetişkinlerin sevgi, aşk ve güzel sözlerinin meyvesi olarak gelirler. Aynı zamanda çocukların dünyaya gelişleriyle birlikte yetişkinlerin sevgi gösterileri artar ve bir anlamda da çocuklar geldikleri haneye mutluluk getirmektedirler. Çocuklar yaşam yolculuğunda bir şeylerin farkına varmaya başladıkları andan itibaren geldikleri hanenin "yeni gülleri" olduklarını bilirler. Hanedeki her birey gündelik hayatın tüm sıkıntılarını aşmanın bir yolu olarak çocuklarıyla ilgilenir ve böylelikle de çocuğun masumluğundan yararlanır. Çocuk da sevimliliğinin ve masumluğunun kendisine verdiği avantajı iyi kullanır. Çocuk, en mağdur ailelerde bile diğer ortalama bireylere göre çoğunlukla peri masallarındaki kahramanlardır. Gün gelir bu kahramana, "Baban artık eve gelmeyecek çünkü o bana-bize ihanet etti, paramızı başkaları için harcadı." ya da "Annen gitti, onu ölmüş kabul et ve sakın bir daha bu evde onun adını anma." denir. Bu masum kahraman artık neredeyse bütün avantajlarını kaybetmiştir. Ebeveynler ve diğer aile çevresindeki bireyler ise kendilerini haklı çıkarmanın veya karşındaki rakibin haksızlığını ortaya koymanın veya onu yenmenin, intikam almanın, burnunu sürtmenin, rezil etmenin ve bazen de ebeveynlerden birini tekrar diğeri ile bir araya getirmeye ve barıştırmaya ikna etmenin bir yolu olarak çocuktan yararlanma yoluna gitmektedirler. Çocuğun hayatı artık ebeveynlerinin ve aile çevresindeki bireylerin savaş alanına dönmüştür. Böylece yetişkinlerin kendi aralarında yarattığı ve üstesinden gelemedikleri problemler sonucunda çocuklar mutsuz, ihmal ve istismar edilerek mağdur edilmektedirler.