Türkçe-İngilizce-Ermenice Fotoğraf Albümü
Anadolu'nun eski Ermeni yerleşimlerinden yaklaşık 200 fotoğraf Norair Chahinian, Mihran Tomasyan, Karin Karakaşlı, Sarkis Seropyan ve Esra Elmas'ın metinleri eşliğinde.
Brezilya, Sao Paulo doğumlu fotoğrafçı Norair Chahinian'ın Türkiye'de çektiği fotoğraflar, görenleri birkaç farklı açıdan çarpıyor. Önce, binlerce kilometre uzaktan, dünyanın ta öte ucundan gelenin, Anadolu coğrafyasının farklı bölgelerindeki yaşama dair 'dışarıdan' tanıklığıyla. Ama daha önemlisi, aile tarihi bugün ziyaret ettiği topraklara, Maraş'a, Urfa'ya, İskenderun'a dayanan bir Ermeni'nin, yüz yıllık devasa bir boşluktan sonra köklerine dönüşünü 'içeriden' göstermesiyle.
Yaklaşık 200 fotoğraf ve onlara eşlik eden metinlerden oluşan Boşluğun Gücü, bu dönüşün, bu tanıklığın özünde barındırdığı imkanlar ve imkansızlıklar üzerine bir yüzleşme denemesi. Topraklarından zorla koparılmış dördüncü kuşaktan bir Ermeni'nin, dünün, bugünün ve yarının gözlerinin içine dimdik bakma cesareti göstermesinin hikayesi.
Norair Chahinian, Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde yaşanan, İttihat ve Terakki Partisi'nin Ermenilere yönelik soykırım politikalarının kurbanı bir ailenin çocuğu olarak Brezilya'da dünyaya geldi. Nine ve dedeleri, o felaket günlerinde ailelerini kaybetmiş, güç koşullar altında Suriye'ye, Halep'e sığınmış; oradan da, kendileri gibi dünyanın dört bir yanına dağılan Ermenilerin kaderini paylaşarak, Güney Amerika'ya, Brezilya'ya göçmüştü. Chaninan, bir diaspora Ermeni cemaati içinde yetişmiş ve bu kimliğin tüm öğelerini özümsemişti. Aile tarihini yakından bilen, Ermeniceyi öğrenen, Soykırım'ın tanınmasının bir intikam değil adalet meselesi olduğuna inanan Chahinian, Türkiye ve Türkler hakkında ise, soykırımla, ölümler ve şiddetle örülü bir anlatı yoluyla bilgi sahibiydi. Hayatının önemli dönüm noktalarının birini, bu anlatıyı, bugün yaşayan Türklerle ve bir zamanlar kendi ailesinin de olan topraklarla birebir temas ederek derinleştirmeye karar verdiğinde yaşadı. Boşluğan Gücü'nde yer alan fotoğraflar, Chahinian'ın tam da bu dönüm noktasındaki gözlemlerini seriyor gözlerimizin önüne.
Fotoğrafçı, bu arayışın sonucu olarak, dilini, havasını, suyunu bilmediği, hiç kimseyi tanımadığı Türkiye'ye geldi. Ancak asla bir turist olarak değil. Yüz yıl önce yaşanan felaketin kurbanı ve tanığı olmuş, ama yaşamayı, hayatta kalmayı başarmış ve okyanus ötesinde yeni bir hayat kurabilmiş bir ailenin, geçmişiyle bugünü arasında köprü kurmaya kararlı son halkası olarak. Bu geçmiş ve bu kararlılık sonucunda, Chahinian'ın Türkiye'nin farklı şehirlerinde çektiği fotoğraflarında hem yokluk ve boşluk, hem de hayat ve yaşamın sürekliliği var. Ölenlerden, göçe zorlananlardan geriye kalan boşluk ve bu boşluğun gücü yadsınamayacak şekilde görünüyor her bir karede.
Harabe halindeki kiliselerin üzerinde açan gökkuşağı, terk edilmiş sokaklarda oynayan çocuklar, Ermenice kitabelerin üzerine yazılmış askeri darbe sloganları, boş bir evde dün bırakılmış gibi bekleyen küskün bir valiz. Boşluğun gücü, gücün boşluğu…