Bozdünya kimin yurdu? Kara gözlerinde aydınlık taşıyan çocukların, enkaz altındaki insanların belki. Portakal bahçelerinin ve incir ağaçlarının, gagasında zeytin dalı taşıyan güvercinlerin belki de.
Bozdünya kimin yurdu? Biri bitmeden diğeri başlayan rüyaların, uzayıp giden beyazlığın, unutulduklarında sükûn bulacak insanların… Sınırları belirsiz, kendisi gerçek Bozdünya kimin yurdu?
Hüseyin Ahmet Çelik, dünyanın tüm dillerinde aynı anlama gelen kelimelerin peşinde önce savaş, sonra soluk bile almadan çocuk diyerek zor mu zor bir sorunun cevabını arıyor.
Ümmü Gülsüm'ü yâd edercesine uzun bir ya leyl'de, boş bir tarlanın ortasında yan yatmış bir minibüsün penceresinde asılı kalmış gözlerde, başa sarıp sarıp dinlenen bir türkü kasetinde, sınırın öte yakasında patlayan bombaların ortasında hep aynı şeyi soruyor: Bozdünya kimin yurdu?