Tarih, M.Ö. yedinci yüzyıl…
Dönemin iki büyük gücü Medler ve Çinliler, Orta Asya'da egemenlik mücadelesi veriyorlardı. Bu süreçte Turan ili dağıtılmış; obalar, boylar ve budunlar tutsak edilmişti.
Egemen günlerin tüm baskı ve şiddetine rağmen, Turan boylarından Sakalar, esarete boyun eğmeyerek Tanrı Dağlarına çekilip, özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi başlattılar.
Fakat Sakaların başkaldırısını kimse ciddiye almıyordu. Turan İlinin yeniden kurulacağı umudu tamamen yok olmuşken, saygın bir kâhin; koyun yılının on yedinci günü, başbuğun bir oğlu olacağını ve bu çocuğun yirmi üç yaşına gelince Turan İlini yeniden kuracağı müjdesini verdi. Bu müjde insanlardaki kurtuluş beklentisini canlandırdı. Günler günleri, aylar ayları kovalarken sonunda beklenen kahraman doğdu. Soylayıp boylayıp Alp Er Tunga adını verdiler ona. Beklenen gün gelince de babası görevini ona devretti.
Alp Er Tunga, yalnızca kılıcından kan damlayan, attığını vuran, tuttuğunu koparan bir yiğit değildi. Aynı zamanda ileri görüşlü bir yöneticiydi. Askerlik mesleğinin ve savaş sanatının inceliklerini de çok iyi bilirdi.
Babasından görevi devralınca, işe Çin'den başladı. Doğu Türkistan'ı kurtardıktan sonra Medlerin üzerine yürüdü.
İran'ın efsanevi valisi Zaloğlu Rüstem'i kendisine bağlayıp, İran topraklarına girdi. Peş peşe kazandığı zaferlerden sonra Batı Türkistan'ı kurtardı.
Artık kehanet gerçekleşmiş, Turan ili yeniden kurulmuştu.