Aydınlanma Çağı'nın önemli isimlerinden olan Denis Diderot, aşkın yörüngesinde dönen karakterleri ele aldığı bu hikâyede birbirinden farklı durumları örnekleyerek kadınlar ve erkeklere dair yapılan genellemeleri kıyaslıyor. Sık sık sözünü kesen dinleyiciyle giriştiği konuşmada yazar, her iki cinsiyetin de aşk karşısındaki talihsizliğinin sonsuza dek böyle süreceğinin iddiasına girişiyor.