Bilinir ki okuyucular eline aldıkları yeni bir kitapta söylenmedik bir söz bulmaya heves tutarlar. Fakat bu dünyada her şey hakkında söylenmedik bir söz kalmış mıdır ki? Bu durumda ortaya çıkan gerçek şu ki önemli olan neyin söylendiği değil de o alışılmış söz gibi gelenlerin nasıl söylendiğidir.
Aynı söz öyle söylenir ki petekten damlayan bala da benzer, katrandan damlayan zifte de. Oyuna dalan bir çocuğa kalk şu boşa yanan iki lambadan birini kapat diye emrivaki de yapabilirsiniz, geçiverirken şu düğmenin konumunu bir değiştiriver diyerek emrinizi oyuna da çevirirsiniz. Bu tek işi iki yoldan da yaptırmaya kalkışırken hangisinin başarıya ulaşacağına siz karar veriniz. Söylenen söz, insanın beynini okşayıp ruhuna tat vermelidir. İşte söz söyleme sanatı budur.
Sami Günal, her daim özlenen bu akımın öncülerindendir. Bir söz söyleme ustasıdır.
Öykülemeler ve mizah yazıları zaten su gibi akıp gitmektedir. Keza sosyal yara konuları da kendine has hoşsohbet didaktik üslup içinde okuyanı içine çekip sonuna kadar sürükler. Göreceksiniz ki en karmaşık hukuki meselelerde bile bir hukukçu gibi konuları en derininden kavrayacaksınız.
Sami Günal, yaşanmışlıkların imbiğinden süzerek damıttığı yazılarını tek bir türe bağlamaz. Genel itibarıyla yazılarına "Öyküsel Denemeler" demekten pek hoşlanmaktadır.
Yazarın hoşsohbet üslubuyla bütünleşeceğiniz okumalar dileğiyle...