Kırıntılarını yakaladığım hikâyelerin peşine düşmek, arkalarından koşmak, benzer olayları yaşamış kişilerle konuşmak, o konuşmaları yapabilmek için bir sürü kişiyi aracı kılmak ve hiç bilmediğim yerlere seyâhat etmek, kolay kolay bulunmayan kaynakları edinmek, anlamadığım dilleri çözmeye çalışmak, eve perîşan bir hâlde gelmek ve nihâyetinde topladığım her şeyi masama yayıp onları, onlara has bir kurguda bir araya getirip birbirine yoldaş kılmak zor bir serüvendi. Hatta ilk başta cesâret edemediğim, yazmayı devâmlı ertelediğim ama bir süre sonra yazmadığım için rahatsızlık hissetmeye başladığım ve yazdıktan sonra da müptelâsı olduğum bir serüven. Savaşlar, soykırımlar, göçler, hastalıklar, kadınlar ve çocuklar hakkındaki bu hikâyeler ve kahramanları artık size emânet. Okuduklarınızın hepsi gerçek de olabilir, hiçbiri yaşanmamış da olabilir. Belki hem yaşanmıştır hem de yaşanmamıştır, kim bilebilir ki?