Saygıdeğer Yolcularımız,
Cümleten İyi Yolculuklar kitabında, Cemal Süreya'nın demesiyle "Kargapazarı dağlarını dolanan yaşlı ve öfkeli bir otobüste" hep birlikte "Göçebe" olduk. Trenler Kalkar Haydarpaşa'dan kitabında, merdivenlerinden aşağı inmeden önce, büyük kapısında şöyle bir durup, elimizde bir tahta valiz de olmalı tabii, Haydarpaşa'dan İstanbul'a meydan okuduk. "Haramilerin saltanatını yıkacağız" şarkısını söyleyerek "Bekle bizi İstanbul" dedik. Ne acı Haydarpaşa, İstanbul, vapurlar, trenler her şey hızla tarih olurken, haramilerin saltanatı sürüyor, büyüyor, derinleşiyor" Bu Sefer Mavi dedik işte bu sefer. Vapurlar, gemiler, kayıklar, sandallar, feribotlar, transatlantikler, deniz otobüsleri, katamaranlar, tekneler, botlar derken, şimdilerde o sıfatın ortadan kalkığı söyleniyor ama, bu yolculukta, bu mavi yolculukta diyelim, Miço olmak iyidir dedik ve olduk. Sözlüğe bakılırsa, Miço, denizciliğe yeni başlayan güverteci gemi adamıymış. Eh biz de gemi aslanı olacak değildik ya! Gemi adamı olduğumuza şükür! Gemi cüzdanlarında yokmuş artık miço, gemici yazıyormuş bunun yerine. Olsun, buraya kadar geldik, "o gemide ah ben de olsaydım" diyen şarkılar söyledik, "bakakalırım giden geminin ardından" diyen şiirler okuduk, sevdik, "serde miçoluk var ağlayamam" diye yorum bile kattık şiire!