Çocukluğumdan beridir kırk yıldır okuyup yazsam da düşünce ve edebiyat dünyasına yirmi yıl önce hece şiiri ve türkülerle dalmıştım. Tarifi zor duygulardı. Zihnimin farklı düşüncelere daldığını, yüreğimin hopladığını hissediyordum. Anadolu'nun farklı kültürel motifleri, ozanların haklı haykırışları beni derinden etkilemişti. Türkü sevdası beni hece şiiri ile tanıştırdı. Bu alanda teknik ve edebi bilgiler okudum, ustalardan ders aldım. Derken türkü dünyasının etkisi beni de hece şairi (Ozan) yapmıştı artık. Yaza yaza bir tarz edindim kendime. Kimseyi taklit etmedim. Güzellik ve olumsuzluk adına ne gördüysem onu yansıttım mısralarıma. Şiirlerimden lisans, yüksek lisans bitirme tezi ve makale yazanlar da oldu. Değişik dergilerde/web sitelerinde yayınlandı. Bu edebi çalışmalarımı farklı alanlara taşıma ihtiyacı hissettim. Hayatın akışı ve toplumsal sorunlar ve içimdeki sorgular, beni ilave alanlara yöneltti. Sırasıyla Edebiyat, Psikoloji, Sosyoloji, Felsefe, Mantık, yakın Tarih, İnovasyon, sosyal Psikoloji, Hukuk alanlarında yoğun okumalar yaptım. En fazla da hukuk felsefesi, ceza hukuku, anayasa hukuku, insan hakları hukuku ilgimi çekti. Diğer alanlarda okumalarım sürse de halen hukuk okumalarım devam ediyor. Bu arada şiiri yazmayı haliyle biraz ihmal etmiştim. Arada bir yazsam da eski yoğunlukta değildi. Bazılarından türkü formunda beste de yapılan beş yüz civarındaki şiirlerimden bir kısmını kitaplaştırmaya karar verdim. İlgi duyanlar, diğerlerini de edebiyat sitelerinden okuyabilirler. Edebiyat, bilim, felsefe, hukuk, etik ve estetik; birbirini destekleyip, toplumda da yeterince karşılık bulabiliyorsa, yaşanabilir bir dünyanın kalıcı temellerini atmışız demektir.