Buda, ömrü boyunca hak ve adaleti arayan önemli bir düşünürdür. Hakikati doğmalarda değil, bilgide aramıştır. Bilginin temelinde ise insanın kendisini tanıması vardır. İnsanın neyi yapacağı veya neyi yapamayacağını bilmesi gerekmektedir.
Buda insanı yücelten, merkeze koyan her türlü yaklaşımı reddetmiştir. Soyut ve hayatta karşılığı olmayan "tanrı" tartışmalarına girmemiş, insanın içindeki ıstırabı nasıl dindirmesi gerektiğine dair çözümleyici önerilerde bulunmuştur.
Buda makamı, mevkileri, sınıfları reddetmiş, sıradanlığı tercih etmiştir. İşte bu hakikat üzerinde bu roman yazılmıştır.
Bu kurguda onun çocukluğundan bu yana nasıl bir süreç yaşayabileceğini hayal ettim. Yedi günlükken annesini kaybetmiş, kast sınıflarıyla bir türlü uyum sağlayamamış, doğmalardan uzak, sorgulayıcı bir insan ne ister, neyi hayal eder, nasıl bir dünya tasavvur ederse, ben de onu hayal ettim. Bu kitabı okurken, kelimelere takılıp kalmamanızı, biçime değil öze yönelmenizi tavsiye ederim.
Öz ile biçim her zaman örtüşmez. Bu durumda esas alınması gereken özdür. Hakikate ulaşmanın yolu bilgiden, bilginin yolu sorgulamaktan geçer.
İnanıyorum ki bu romanı okuduğunuzda Buda ve düşünceleri hakkında önemli bilgiye ulaşacak; düşüncelerinizde, sorunları ele alış tarzınızda önemli değişimler olacaktır.