MÖ 6. yüzyılda Hindistan; akıl almaz zenginliklerle en dayanılmaz yoksullukların yan yana yaşadığı; paryalar ile görkemli saltanatları göz kamaştıran yöneticilerin birbirlerini yok etmek için fırsat kolladıkları bir ülkeydi. Buddha, işte bütün bu çelişkileri ortadan kaldırmak için; prenslik tahtını terk ederek, kendini insanlığın iyiliği için çalışmalara adadı. Yıllarca süren Yoga ve Ruhsal Duyumlarla; tabiatın iyilik ve mutluluk kapılarını açacak doğal yasaları bulmak için son nefesine kadar uğraştı.
Onun: "Bir şeye sırf uzun zamandır itibar görüyor diye inanmayın. Ancak kendinizin duyumsadığınız, denediğiniz ve doğru olarak kabul ettiğiniz; kendinizin ve başkalarının hayrına olan şeylere inanın" "Kendi kendinizin ışığı olun" sözleriyle ilan ettiği öğretisi, yüzyıllarca insanlara umut ve inanç kaynağı oldu.
Günümüzde; bir milyara yakın insanı etkileyen Buddhacılık öğretisinin; sevgiyi tüm canlılara yayan iyilikçiliği ve bireyin yetkinliğine olan inancı; Avrupa ve Amerika ülkelerinde de hızla yayılmasına yol açmıştır. Öyle ki; onun ilkelerini bir din olarak benimsemeyen insanlar bile; zaman zaman, Buddhacılığın ilkeleri kendi iç sıkıntılarına bir çözüm bulmak için umut olmuştur.