Geçmişin hesabını kapayan Yaman, en değerlisi ile artık mutlu olacaklarına inandıkları gelecek günlere hazırlanıyordu.
Ta ki gelen o uğursuz habere kadar.
Her şeyin yolunda gittiğini düşündükleri anda, adeta bir bomba gibi ortaya düşen bu haber, hem Alazların hem de Bozdumanların nazarında kıyametle eş değerdi.
"Abi, Sansar'ı Alaz'ı öldürmesi için tutmuşlar!" demişti Kürşat.
Alaz'ın peşine düşen kiralık katil, herkesi şok etmişti fakat en çok da Yaman'ı. Alaz için kalbine giden tüm yolları ardına kadar açmış olan Yaman, sanki zelzele olmuş da, tüm şehrin altı üstüne geçmiş, tüm yollar tarumar edilmiş gibi hissetmişti. Sanki Alaz'a giden tüm yollar tıkanmış gibi… Duydukları onun için deprem haberinden daha kötüydü.
Kimsenin tanımadığı fakat şehirde oldukça iyi bilinen ve kendini gizlemeyi çok iyi başaran kiralık katil Sansar; öldüğüne inandığı yıllar boyunca yasını tuttuğu, ömrünü adadığı, uğruna dünyaları yakabileceği mucizesi Alaz'ı öldürmesi için tutulmuştu. Bu kiralık katili kim tutmuştu? Nasıl ele geçirilecekti? Onlar müdahale edemeden bir hedefini daha yok edebilecek miydi? Tüm bu soruların cevabını bulabilmek için Yaman kendi hayatı da dahil her şeyi göze almış, yeni bir sürek avı başlamıştı. Ne olursa olsun, hangi deliğe girerse girsin, kiralık katili ele geçirmek zorundalardı. Hem onu hem de onu azmedeni.
Onun olanı, mucizesini, kimse ondan alamazdı. Ya birlikte yaşayacak ya da birlikte öleceklerdi.