Şiire ustasız başlamış bir ozanım ben. İlk şiirim ölçülü uyaklı idi, 1936'da basıldı. Ama bir yıl sonra, iki om arkadaşımla Türk şiirini temelinden değiştirmeye giriştik, geleneksel ölçü ve uyak biçimlerini, alışılmış benzetme ve eğretilemeleri attık. Bir süre ironi yolu ile toplum taşlamaları yazdım, sıradan adamın konuşma dilini kullandım. Bu dönemden çıkacağımı gösteren iki şiirim, 'Tohum' ile 'Anı'dır. l962'deyayımladığım Kolları Bağlı Odysseus eleştirmenlerimizce 'kapalı, anlamını kolay iletmeyen' bir şiir olarak yorumlandı. Demek o zaman okurun kolay şiire alıştırılmış olduğunu kimse hesaba katmadı. Kolları Bağlı Odysseus bugün artık hiç yadırganmıyor. Bir ozan için kapalılığı istemek diye bir şey söz konusu edilemez. Bunun gibi, bir şiiri daha anlaşılır biçimde yazması da istenemez ondan. Şiir neyse odur, anlaşılma da, anlaşılsa da.
Bundan sonra araştırma yolunu hep açık tuttum önümde [...]
Bence şiir ne yerdedir, ne göktedir, biz onu bulmayız, her sefer yeniden yaratırız. Şiir araştırmasından söz edişimin nedeni bu. Yaşlandıkça şiir deneyimime inceleyici bir gözle bakmaya başladım. Evet, iki üç kez değişmiştim, modern şiirin kaçınılmaz doğası bunu gerektiriyordu. [...] Şiir deneyimim içinde beni en çok şaşırtan şu oldu: Yıllar sonra, hiç farkında olmadan, ilk şiirlerime yaklaşıyordum. İnatla özerinde durduğum, tekrar tekrar dönüp geldiğim konuların başında hep 'doğa-insan ilişkisi' yer almış.
Son şiirlerimde de bu temayı işlediğimin farkına vardım. Üzerine bastığım dünyanın gizini çözemedim. Belki de böyle bir giz yok. Yoksa ozan var eder onu." Melih Cevdet Anday'ın hem kitaplarında yer alan hem de dergilerde kalan bütün şiirlerini bir araya getiren bu derlemede şiirlerin altına dergilerdeki yayımlanma tarihleri ve şairin şiir adlarında yaptığı değişiklikler eklendi.
Anday'ın tüm şiirleri, denizkızlarının baştan çıkarıcı ezgilerini kolları bağlıyken dinleyen Odysseus'un kulağına çalınanları bugüne taşıyor.