"Felsefe ve Hikmet" bahsi insanlık tarihi kadar eski bir zihin aksiyonudur. Eşyanın hakikatini, yani "eşyayı olduğu gibi bilme ilmi" olarak tanımlanan hikmetin felsefe ile farkı "had bilme" inceliği kadardır. Hikmet, "bulduktan sonra aramanın nizamını" idraklere hissettirirken, felsefe "had ve sınır tanımadan" sürekli yolda olmak ve aramakla kendini vazifelendirmiş bir yapı arz eder. Eser, bu çerçevede önümüze geniş bir düşünce tarihi çıkarır. Yunan'dan Çin'e, Mezopotamya'dan Roma'ya, Sümer'den muharref dinlere ve nihai olarak içerisinde zerre şüphe olmayan İslam'a kadar birçok mevzuyu işlemeye çalışır. Açıkçası bu sefer, "Büyük Doğu'da Felsefe ve Hikmet" üst başlığı altında bir fikir heyecanı yaşatmak istemektedir.