1821 yılında Aleksander İpsilantis'in önderliğinde ve Filika Eterya'nın desteğiyle başlayan Yunan İsyanı ilk yıllarında Avrupalı devletlerden destek görmedi. Yunan İsyanı başladığında Avrupa'nın Büyük Güçleri Napolyon Savaşlarından sonra yapmış oldukları antlaşmalar ile bir denge sistemi oluşturmuşlardı. Bu sistemin kurucusu olan Metternich, Avrupa'daki hiçbir liberal düşünceli isyanın desteklenmemesi ve imparatorlukların korunması prensibini diğer devletlere de kabul ettirmişti. Ancak bu süreç İngiltere'de güçlü bir Helen hayranı George Canning'in, İngiltere Dışişleri Bakanı olmasıyla birlikte değişti ve Yunanlı isyancılar İngiliz desteğine kavuştular. Bu gelişme yüzyıllardır Panislavizm düşüncesi ile Balkanlara yönelik politikalar geliştiren Rusya'yı, Akdeniz'de var olmak isteyen Fransa'yı, birçok azınlığı bünyesinde barındıran ve milliyetçi isyanlardan çok korkan Avusturya Macaristan İmparatorluğu'nu harekete geçirdi. Elbette ki ilk destek hareketleri devletler tarafından değil, politikacıların desteklediği sivil dernekler ve Yunanseverlerin kurduğu komitelerle gerçekleşti. Ancak ilerleyen süreçte Büyük Güçler isyan sürecine siyasi ve askeri olarak da müdahale edeceklerdi.
Büyük Güçlerin müdahaleleri sayesinde plansız, başıbozuk ve tamamen yerel liderlerin yağma amacıyla başlattıkları Yunan İsyanı da sonuca ulaşacaktı. Büyük Güçlerin gölgesinde varlık kazanan Yunanistan ise, garantörlerinin etkisinden hiçbir şekilde kurtulamayacak ve dünden bugüne onlara bağımlı olarak yaşayacaktı…