Büyük İskender merhametli veya zalim, sağduyulu ya da fevri olabilirdi; ancak hepsinden öte, baş edilemeyecek kadar rekabetçi bir lider, kaybetmeye tahammülü olmayan bir fatihti. Nitekim kaybettiği zamanlar sayılıdır. Makedonya kraliyet ailesinin prensi olarak dünyaya gelen İskender, çağın en büyük filozofu Aristoteles'ten eğitim aldı. Ordusunun başına geçtiğinde, tüm dünyanın korkulu rüyası Pers İmparatorluğu'na karşı savaş başlattı. Persleri mağlup ettikten sonra sınırlarını Mısır'ın çöllerinden Hindistan'ın düzlüklerine kadar genişletti. Tarihin en unutulmaz figürlerinden biri olan Büyük İskender'in meşhur komutanlık yetenekleri, strateji ve taktik geliştirmek için Hannibal'dan Napolyon'a kadar ve daha pek çok lider tarafından iki bin yıldır mercek altına alınmıştır. Özellikle İskender'in karakterine ve kişisel yönüne ışık tutan bu yetkin biyografik eserde Philip Freeman, onun insanı hayrette bırakan başarılarına ve dinamik mizacına odaklanmaktadır. İskender bu dünyadan tüm görkemiyle parlayıp çabucak sönen bir kuyrukluyıldız gibi geçip gitmişti. On dokuz yaşında taç giydi ve daha otuz iki yaşındayken hayata veda etti. Bu kısa zaman zarfında antik dünyanın en büyük imparatorluğunu kurdu. Ölümünün üzerinden geçen iki bin yıla rağmen, insanların ona olan ilgisi ise hiçbir zaman tükenmedi.