Bir taht veliahdı olarak dünyaya gelen İskender, babasının beklenenden çok erken gerçekleşen ölümü ile çok genç bir yaşta tahta geçmiş; siyasetin ayak oyunları içinde boğulmak yerine kendi hükümranlığını, gücünü ve dehasını sergileyerek kanıtlamak istemişti.
Örgütleyici yeteceği, cesareti, merakı ve azmiyle ilk adımı attığı andan ölene kadar savaştı, şehirler yıktı, yepyeni ve efsanevi kentler kurdu; koskoca bir imparatorluğu var ettiği yetmezmiş gibi bilinmezin arkasından Hindistan'a kadar uzandı; eşsiz hazinelere, uçsuz bucaksız topraklara ve sayısız insanın hayatına hükmetti...
Büyük İskender'in yaşamının hemen her alanına ışık tutan bu eser, hem bir komutan olan İskender'i, hem de bir insan olan İskender'i, eş zamanlı olarak anlatıyor.