"Beklemekse kaç gündür bekledik, gelmiyor. Ancak yarın... Aynı saatte. Aynı yerde. Usta balık. Koca balık... Yarın belki... Belki yarın da olmaz, öbür gün... Ama mutlaka vuracağım onu. Göstereceğim ona, kim akıllı, kim usta. O bir balık, ben insanım. Kim güçlü, görecek yarın..."
İstanbul'un karmaşasından bunalan Metin, annesini de alıp yıllar önce Gökova'ya yerleşmiş, kardeşi kabul ettiği İsmet'le beraber balıkçılık yapmaktadır. Günün birinde koca bir orfoz çıkar karşısına, yüz kilodan fazla, huylu mu huylu. Metin gün geçtikçe takıntı haline getirir bu orfozu. Öyle ki başka bir şey düşünemez olur.
Sonra Ayla çıkagelir. Metin'in saklandığı mağaranın başından bekler onu avlamak için. Metin temkinlidir, kaçar sürekli, tıpkı vurmaya can attığı orfoz gibi o da avcısını terk edemez bir türlü.
Yaman Koray Büyük Orfoz'da denizin altıyla üstünü birbirine karıştırıyor. Balıklar insana dönüşüyor, insanlar şehirden kaçıp denizlere saklanıyor ancak av bir türlü bitmiyor.