Ruhuna ben bulaştım.
Artık kurtulamazsın...
Şu an tam olarak neredesiniz?
Yirmi numaralı otobüsün üçüncü koltuğunda mı? Evde, okulda ya da işyerindesiniz. Kısa bir mola verdiniz ve pencere kenarında bir fincan kahve içiyorsunuz. Belki de bir arkadaşınızla buluşmak için yola çıktınız. Ne kadar da sıradan bir gün, değil mi? Her şey son derece normal! Hiç düşündünüz mü, ya her şey bir anda altüst olursa? Örneğin, buluşmak üzere yola çıktığınız arkadaşınızın sizinle ilgili gizli bir planı varsa! Ya da bindiğiniz otobüsün en arka koltuğunda, sizi hayatınızın dönüm noktasına götürecek kişi oturuyorsa! Siz her şey akışında gidiyor zannederken, ya kaderiniz üstünüze yağacak buz kırağı için en uygun şartları hazırlıyorsa...
Bütün bunlar bir yana, peki ya hayatınızın altı, üstünden çok daha güzelse!
Baran Demiroğlu: Sıradan bir gün yaşadığını zannederken kendini cayır cayır yanan bir evin önünde buldu. Alevlerin arasında canının parçaları vardı ama o hiçbir şey hatırlamıyordu. Üstelik önünde de bir benzin bidonu vardı. Hayatı bir anda altüst oldu...
Bahar Saygın: İstanbul'un en başarılı adli psikiyatrının kliniğinde staja başladığında her şey son derece normaldi. Ama bir gün kliniğe ailesini diri diri yakmakla suçlanan bir hasta getirildi. Hayatı bir anda altüst oldu...