Kişiliğin tanımının temelinde ilişki kavramının son derece önemli bir yeri vardır. İnsanın; kendisiyle, Tanrı'yla, doğayla, öteki insanlarla ilişkisi onun kişiliğinin oluşmasında ve gelişmesinde temel bir unsur olarak karşımıza çıkar. Bu eserdeki araştırma ve inceleme alanında kendilerine yer verilmiş olan personalist filozofların hepsi, kişilik kavramının karşılığı olarak bilinç (conscience) ve ilişki (relation) kavramlarını kullanırlar. Bilinç, bir insanın bir nesneyle ya da başka bir insanla ilişkisinin sonucudur. Kendilerinin dışındaki nesneler ya da insanlar ile ilişki kurabilen iki varlıktan biri Tanrı diğeri insandır. Bu bakımdan varlıklar içerisinde bilinç sahibi olan iki varlıktan biri Tanrı diğeri insandır. Eğer kişi olmak bilinçler arası ilişki ile ancak mümkün ise, o zaman ancak Tanrı'nın ve insanın kişiliğinden söz edilebilir. Konusu ister insanın kişiliği isterse Tanrı'nın kişiliği olsun personalizm, bilinç ve bilinçlerin karşılıklı ilişkisi üzerine yapılan bir felsefedir. Bu yönüyle personalizm ilk bakışta bir rasyonalizm ya da spritüalizm olarak anılmaya yatkın görünmekle birlikte pek öyle değildir. Fransız personalizminin üç önemli filozofu olan; Renouvier, Mounier ve Nédoncelle'in, insanın ve Tanrı'nın kişiliği hakkındaki düşüncelerinin öncüleri konumunda olan Fransa dışındaki bazı düşünürlerin de burada anılmasının, kişilik kavramının gelişmesinin izlenmesi bakımından yararlı olacağı kanısıyla konuya ilişkin çalışmalar ve araştırmalar yürütülmüştür.
Postmodernizm gibi personalizm de bir modernizm eleştirisidir.