Felsefî merak, insan soyunu yüzyıllardır birçok problemle yüz yüze bıraktı; insan evrene büyük sorular sordu, ondan büyük cevaplar bekledi. Evreni araştırırken kendisinin de evrenin bir parçası olduğunun farkındaydı; hâlâ öyle…
Evrenin bir parçası olan insan, sorularının kaynağına yöneldiğinde, yani kendisine yöneldiğinde, orada ne buldu: Soyut, kendinden menkul bir töz mü? Gayrimaddi, mistik ve bilinemez bir varlık mı? Yoksa tıpkı bilgisayar düzeneğine benzeyen bir makine mi?
Evrenin bir parçası olan insan, yalnızca büyük sorular sorma ve yalnızca büyük cevaplar bekleme yoluyla kendini/kendiliğini anlamaya çalışmadı. Sıradan, en sıradan yaşantıları dahi bu büyük problemin pençesinde neşv ü nema buldu. Günlük yaşantılar ve deneyimler, öznel durumlar ve algılar, hatta bir diş ağrısı tam olarak nedir: Cogito mu? Yoksa sadece beyin mi?
Bu çalışmada, son yıllarda ivme kazanan zihin felsefesinin temel problemlerinden biri olan zihin-beden ilişkisini, Saffet Murat Tura'nın perspektifinden inceledik. Tura'nın zihin-beden ilişkisi problemine önerdiği Ontolojik Nöro/Fenomenal Özdeşlik Tezi etrafında, tekliflerinin ve sorunlarının ne olduğunu göstermeye çalıştık. Tura'nın teklifleri ve sorunlarını göstermenin, zihin felsefesinin temel problem alanlarıyla orijinal bir şekilde yüzleşmenin önünü açtığını düşündük. Böylelikle zihin felsefesi üzerine Türkiye'de yapılan çalışmalara bir katkı sağlamak istedik.