Bir üniversitemizde değişik ülkelere mensup master öğrencilerine ders vermek için çağrılan yabancı profesör, ders esnasında ilk defa duyduğu ezanı, doktora öğrencisi olan mihmandarına sorar. O da ibadete çağrı diyerek yanıt verir.
" Peki, günde kaç defa olur bu çağrı" dediğinde, bu ülkede üniversite okumuş, doktora öğrenciliği yapmakta, akademisyenliğe namzet bu kişi, bilmediği için yanındaki öğrencilere sorarak maksadına ulaşabilmiştir.
1980'lerin başında Almanya'da bir Başkonsolosluğumuzda görevli iken, Diyanet İşleri Başkanlığından gelen bir yazı üzerine heyecanlanıp telefonla beni arayan ve gelen yazıda ne demek istediğini anlamak için benden yardım isteyen Başkonsolosumuza nedir anlaşılmayan dediğimde, " Ahmet Bey, bu imam tire hatip ne demek, bana açıklar mısın?" demişti.
Bir İlimizde müftü iken, yeni gelen Tugay Komutanını (Tuğgeneral) hoş geldin ziyaretinden sonra, Onun da beni ziyareti gündeme gelmişti. Geldi ve konuşurken, " Hocam, her ilde müftülük var mıdır?" diye bir soru yöneltti.
Sizce de, bu kadar sebep varken bu kitabın yazılması gelerki değil miydi?