Bu benim öyküm… Bakma yılların biriktirdiği yorgun tortuya… Küçük anlar… Küçücük izler… Küçürek öyküler… İşte, cebimde biriktirdiklerim, kalbimde taşıdıklarım, hayalini kurduklarım, kurguladıklarım… Yükümü aldım, tırmanıyorum merdiveni… Yükte hafif, pahada ağır… Uzun uzun anlatmak içimi tüketiyor, sen anla beni en kısa yoldan. -Ya sonra? diye sordu. -Sonrası merdivenin son basamağı. Küçürek öyküler bırakırsın geride kalanlara. Küçücük bir iz fani dünyaya… Kalplerde küçük bir an… Savrulursun güneş rengi bir yığın yaprakla sonsuzluğa… Sonrası hiç… -Her şey bir hiç için mi yani? -Hayatın kendisi de küçürek öykü değil mi? Doğdum… Yaşadım… Öldüm… Hiç!