Türk mimarisinde ahşap direkli ve tavanlı cami geleneğinin kökeni Türkistan'daki Karahanlı devri örneklerine kadar iner. Onların çağdaşı olan Gazneliler ve Büyük Selçuklular, kârgir örtülü eserlerin yanı sıra ahşap destekli camiler de yapmışlardır. Selçuklular bu geleneği Anadolu'ya taşımışlardır. Bu uygulama, Anadolu Selçuklu birikimi üzerinde yükselen beylikler ve Osmanlı dönemlerinde de sürmüş ve çok sayıda eserler meydana getirilmiştir.
Çalışmamıza konu olan Çanakkale ilindeki ahşap direkli camiler de bu geleneğin devamıdır. Bunlardan bir kısmı özgün niteliklerini koruyarak günümüze gelebilmişken; ne yazık ki birçoğu, çeşitli zamanlarda gördükleri onarımlarla özelliklerinin bir kısmını yitirmişlerdir. Bu tarz câmi inşası Çanakkale çevresinde 14. yüzyıldan itibaren kesintisiz olarak uygulanmış olsa da; örneklerin özellikle 18-19.yüzyıllarda yoğunlaştığı gözlenir. Bunun nedenleri arasında, bina inşa etmenin ekonomik boyutu kadar bölgenin depremselliği de akla gelmektedir. Çalışma kapsamında ele alınan yapıların tümü göz önüne alındığında, Issız Cuma Camii ve Babakale Camii gibi birkaç örneğin dışında; Çanakkale ilinde tespit edilen ahşap direkli camilerin büyük çoğunluğunun 19. yüzyıl ve 20. yüzyıl ilk çeyreğiyle sınırlanabilecek Geç Osmanlı devri mimarlık anlayışını yansıttıkları söylenebilir.