Demokrasimizin sürekli tehdit altında olması herkesi rahatsız ediyor. Yıllardır tekrarlanan "Bu seçimde kurtuluyoruz." söylemi can sıkıcı bir hale geldi. İktidarlar geç de olsa değişiyor ama kayıkçı kavgası misali; yolsuzluk, arsızlık, kötü yönetimler devam ediyor... Sorumluluğu kimseye fatura edemediğimiz gibi, bir ömür boyu siyaset yapan aktörlerden de kurtulamıyoruz...
"Şimdi konuşmanın zamanı değil, hele bu AKP'den kurtulalım, sonra bakarız." dersek, geçmişte yaşadıklarımıza benzer şeyler yaşamaya devam ederiz. Ülkelerin tarihlerinde suskunluklar; ne büyük savaşları engelleyebilmiş ne sorunları çözebilmiştir. Zor durumlarda, doğru davranışın ortaya konması için konuşma alanları açmalı, eleştiri ve öz eleştiriden korkmamalı, sorunların üzerine gitmeliyiz.
Peki, bunu becerebilir miyiz?
Başarılı olmanın yolu, eleştirdiğimiz yöntemlerden kaçınarak topluma bir alternatifin var olabileceğini göstermekten geçiyor...
Demokratik mekanizmalar kurmadan, karar mekanizmalarını en küçük yerel düzeyden başlayarak yurttaşlara açmadan, her düzeyde denge ve denetim mekanizmaları oluşturmadan hiç kimseye güvenilemez. Sorunlarımızdan kurtulmak için her düzeyde tek-adam yönetimleri ve yönelimlerinden kurtulmamız gerekiyor.