"... Son bir iki yıldır, çok ana yayımlandı. Bu kervana mı katılmalı, benim de tuzum olsun diye, yoksa başka -ne gibi?- bir zamanı mı beklemeli. Bilemedim. Hele bir dursun bakalım. Bazan kuşkuya düşüyorum. Diyorum ki, anı bölye yazılmamalı/mı. Ben yaşadıklarımı yazıyorum. Ben böyle biriyim. Şimdi oldukça duruldum, Sevinçli -neşeli başka bir şey- çok dobra dobra, çok dışa dönük görünen bir içe dönük -bunu hep söylerim- biriyim. Elli iki yıldır yazarlık yapıyorum. Nasıl/ İşte bunu yazmak istiyorum ben de. Nasıl biriyim. Neler yaşadım, neler gördüm, neler öğrendim/öğrenemedim, toplumun bana ne verdi, ne kadarını eksiğiyle fazlasıyla, ne kadar anladım.(...) Anılar yazılırken, çok dikkatli olmak gerekir.(...) Anılar bizim yaşamımızın, yaşadığımız çağa nasıl baktığımızın, nasıl katıldığımızın aynası.Ben anılarımı yazayım artık. Böyle olmayacak."Nezide Meriç'in 1996/2003 yılları arasında Varlık dergisinde yayımlanan anıları ilk kez bir araya geliyor. Çavlanın İçinde Sessizce'de yazar bu sefer kendini anlatıyor.