Onlar; 78 Kuşağı denildiğinde çok fazla bilinmeyen, bilinmedikleri için de hep göz ardı edilenlerdi… Onlar; yurtiçindeki 78 kuşağından daha farklı ve 1980 Askeri Cuntası tarafından 12 Eylül sonrasında kırıma uğramış olanlardı… Onlar; 12 Eylül'den sonra gözaltına alındılar, tutuklandılar, cezaevlerinde işkenceden geçirildiler… Onları bitiren yalnız 12 Eylül cuntasının şiddeti değildi! En kötüsü de ne oldu biliyor musunuz? Düzenin cezalandırdıklarını, bir de toplum cezalandırdı! Burjuva anlamda da olsa demokratik hak ve özgürlükler açısından Avrupa'nın çok gerisinde kalmış, yaşamında feodal geleneklerle yoğrulmuş, İslami muhafazakarlığın; ırkçılık ve nefret söylemleri ile bezenmiş ulusalcılığın etkin olduğu bu ülkenin halkı da kendinden beklenen şeyi yaptı ve bu gençleri suçlayıp, dışlamaya kalktı. Türkiye; dört yıllık yüksek eğitim görmüş, Harp Okulu mezunu seyyar köfteci, seyyar satıcı, fırıncı, garson, pazarcı ve pazarlamacılarla tanıştı. Bir meslekleri yoktu, iş yapacak sermayeleri de… Yalnızlık, ekonomik sıkıntılar, geçirilen cinnetler dışında bir de sokakta gördükleri arkadaşlarının selam bile almadan kaçarcasına uzaklaşması vardı... Onlar bugüne kadar hep sustular. Çünkü onların kaderine tasfiye olmak düşmüştü. Amerikancı bir Türkiye yaratabilmek için onların durdurulmaları gerekiyordu. Büyük bir bölümü gözaltına alındı, tutuklandı ve cezaevlerine atıldı. Nedenleri, Niçinleri sorgulayacak durumda değillerdi. Gözaltına alınıp, tutuklandıklarında dövüldüler ve işkence gördüler.