Ayaklarım o kadar fazla yıpranmıştı ki, derisi yumuşacık bir hâle gelmiş, biraz kurcalasam kolayca yırtılacak bir durumdaydı.
Yeterince dinlendim, artık devam etme vakti. Dere kenarı boyunca dev yapraklar altındaki çakıl taşlarına ayağımı aralarına sıkıştırmadan yürüdüm. Birçok defa takıldım ve dengemi kaybettim, zorluklar bitmek bilmiyordu ve ben artık sadece doğanın azgın cazibesiniseyrediyordum. O kadar büyüleyici ve esrarengiz görünüyordu ki… Çam ağaçları, kelebekler, azgınca akan dere, sonbahar yaprakları, dağların tepelerinde donmuş kar birikintileri, ara sıra ağaçlardanatlayan sincaplar, ne muazzam bir görüntüydü… Bir an için burayıo kadar sevmiştim ki; hiç ayrılmamak, doğanın bana sunduğu bu sonsuz mutluluğun içerisinde son nefesimi verebilmek dahigeçmişti zihnimin derinliklerinden.
"Kader gayrete âşıktır."