Çekiç, Mercek ve Yelkovankuşları 'nda Sabuncuoğlu Şerefeddin'in meşhur tiryakından Darüşşifaların botanikçileri Saydalân ve Aşşâblar'a, Arslanhaneler'den Bursa korvetinin mühendisi Faik Bey'in pantanal kedisine, Çırağan Sarayı'nın Londra'da unutulan limonluğundan bankacı Pierre-JulienRene du Parquet'nin Eyüp'te Mısır akbabası avına, Mehmet Tahir Münif Paşa'nın doldurulmuş ayısından Namık Kemal'in baykuşlarına, Hamamizade İhsan Bey'in Hamsinamesi 'nden Sait Faik Abasıyanık'ın dülgerbalığına, Karl Eduard Hammerschmidt'in trilobitlerinden Walther Penck ve Hamit Nafiz Pamir'in Darülfünûn'da ilk jeoloji ve paleontoloji derslerine, Reichstag yangınından 1933 Üniversite Reformu'na, Süleymaniye Biyoloji ve Yüksek Ziraat enstitülerinden Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü'ne Türkiye'de botanik, zooloji, jeoloji ve paleontolojinin tarihsel gelişimi, insanlar, mekânlar ve anılar penceresinden anlatılıyor. Kitaptaki Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi bilim insanlarının ortak noktasının "sistematik yaratıcı düşünme" olduğu görülüyor. Öğreticiler olarak adlandırılabilecek bu insanlar, doğada meydana gelen olayları merak etme ve sorgulama niteliklerini taşıyor. Öğreticiler –muallim, müderris, öğretmen ve üniversite öğretim elemanı– için "doğru bilgi" ön plandadır ve doğa bilimleri eğitimi ve öğretiminde "yenilenme ve yaratıcılık" temel hedefleri arasındadır. Başta Kıta Avrupası olmak üzere dünya üzerindeki doğa tarihi müzeleri ile hayvanat ve botanik bahçelerindeki izlenimlerini, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi okuryazar kitlesi ve öğrencilerine seyahat notlarıyla aktaran elçi, aydın, yazar ve gazeteciler de unutulmuyor. Jeoloji ve paleontolojinin Çekiç'i, botanik ve zoolojinin Mercek 'i, doğa bilimcilerin Yelkovankuşları ile tarihte bir bilimsel yolculuk sizleri bekliyor...