Cemal Süreya…
Orta boylu, zayıf, kumral saçları dalgalı, geniş alınlı, iri kahverengi gözlü, uzun ve derin kirpikli, kar beyazı dişleri olan, oval yüzlü bir adam…
Sesinde hep uykusuz bir Türkçe saklayan; içinde saf ve otantik bir mükemmellik gizleyen; maviyi huy edinen bir isim…
Cumhuriyet'in gençlik yıllarında Mülkiyeyi bitirip de bu ülkede mülk edinmeyen Sezai Karakoç ve Ece Ayhan'dan sonraki üçüncü şahıs…
Dizeleri aforizma olarak postalardan duvarlara geniş bir coğrafyada dolaşan, portreleri ve denemeleriyle düzyazıda da başyapıt kıymetinde eserler ortaya koyan bir şair…
Hayatı, sanatı, dertleri, uğraşları pek bilinmese de sanat ortamlarında neredeyse herkesin hakkında kulak dolgunluğu bir anekdot aktardığı, sosyal medya kalpazanlarının sanal piyasada adına sahte dizeler, hikâyeler sürdüğü, bir sanat insanı…
Sıddık Akbayır'ın kaleminden kısa, yan değiniler, özetleyen incelikler, sorgulayan ayrıntılarla bir Cemal Süreya portresi…