Geçmişten günümüze Türkiye'nin modernleşme tar ihini siyasi ve fikri hayatını tek kelimeyle; cendere ile açıkla yabiliriz. Batı medeniyetinin, modernitenin ve Aydınlanma düşüncesinin temel tezleri dogrultusunda, kapi talizmin ana esaslarını kabul ederek Batı'yı yenebilecegimiz fikri içinden çıkamadıgımız en büyük cenderemiz. İm paratorlugun çöküş yıllarından itibaren Türkçülük, sosyalizm, İslamcılık kendi iddialarını hayata geçiremeden sürekli bir cendereden bir başka cendereye tutulup eklektik düşüncelere maruz bırakılıyor.
Ercan Yıldırım Cendere'de yer alan yazılarında. Gezi' den 16 Nisan sonrası Türkiye'sine siyasi ve fikri çerçeveden bakarken, aynı zamanda uzak ve yakın tarihimizin siyasi ve düşünce hayatına sık sık atıflarda bulunuyor.
Türkiye'nin neoliberal siyasetten güçlü devlet anlayışına geçişini anlatan yazar iktisadi manada neoliberalizm den vazgeçme niyetimizin olmadıgını belirterek yine bir büyük cenderede sıkıştıgımızı dile getiriyor. Cendere çok kültürlülük, ötekilik, bir arada yaşama tezlerinin ardından yerli ve milli bakış açısına geçerken lümpenleşmeye, İslamı olanın tasfiyesine, yeni çıkış yollarının tıkanmasına dikkat çekiyor.
Yazar, cendereden çıkmak ıçın bizi biz yapan, Anadolu 'nun İslamlaşmasından sonra gaza anlayışıyla ortaya çıkan kapitalizm dışı İslamı nizamı inşa ettigimiz dönemin ruhunu yeniden üretmeyi teklif ediyor.