"Bundan otuz, otuz beş yıl kadar önce Şehzadebaşı'nda Canberd Bey isminde bir kişi vardı. Bilmem tanır mısınız? Fakat tanımasanız da ziyanı yok, ayıplanacak bir şey değil. Zira kendi kapı bir komşuları bile yanı başlarındaki evde yalnız bir Canberd Bey'in yaşadığını duymuşlar ancak bu kişinin özelliklerine dair hiçbir bilgileri yoktu. Şaşırdınız mı? Aslında kapı bir komşusunun sadece adını bilip de başka hiçbir şeyini bilmemek İstanbul'da şaşılacak şeylerdendir. Eğer İngiltere'de olsaydınız buna kimse şaşırmazdı. İngiltere'de belki komşunuzun ismini bilecek kadar malumatınızın olmasına hayret edenler bulunurdu, İstanbul'da ise bir komşunun kendi bilemediği bazı hâllerine varıncaya kadar komşuları bilmezlerse bir türlü rahat edemezler."
Türk romanının "Hâce-i Evvel"i ve Türk matbuat hayatının "yazı makinesi" sıfatlarının sahibi Ahmet Midhat Efendi, telif, tercüme ve adapte romanlarıyla, kısa hikâye ve tiyatrolarıyla; çıkardığı dergi ve gazeteler, yayımladığı kitaplarla Türk toplumunun kültür, sanat, düşünce dünyasına sadece yaşadığı dönemde değil sonrasında da ışık tutmuş bir şahsiyettir.
Çengi, onun Cervantes'in roman kahramanı Don Kişot'tan ilhamla yazdığı romanıdır. Yazar, Don Kişot'u İstanbul'da yeniden canlandıramasa da onun gibi okuduğu kitaplardan hareketle dengesini yitirmiş Dâniş Çelebi'ye can verir. Dâniş Çelebi, Muhayyelat-ı Aziz Efendi'den okuduğu bölümleri hayatının bir parçası kabul ederek yaşamaya çalışan sıra dışı bir kahramandır. Ahmet Midhat, dört bölüm olarak kurguladığı romanında her zamanki gibi bol bol okuyucuya seslenmiş, nasihatlerde bulunmuş, yol göstermiş ve okuyucuyu bilgilendirmiştir.
Ahmet Midhat sizi de Çengi'nin bu büyülü ve heyecan verici dünyasına davet ediyor.