"Ve bu [Çanakkale Müdafaası] öyle mukaddes bir müdafaa ki Müslümanları cidden zîşan eylemektedir. Türbe-i pür-nûr-ı Muhammedî'de uçan meleklerin ağlayarak muavenete koştukları Türk'ün harikalar nevinden icat ettiği [yaptığı] bu müdafaa arasında bulunmak, bundan fedakârane ölmeyi istememek bilmem kâbil olabilir mi?"
- Mehmet Halit Bayrı
Çanakkale Boğazı'na denizden taarruz ilk olarak 19 Şubat 1915'te, Boğaz giriş istihkâmlarının bombardımanı ile başlar, 18 Mart 1915'teki nihai taarruz ile sona erer. Artık sıra kara harekâtındadır. 25 Nisan'da başlayan kara çıkarması çok şiddetlidir. Cepheden acil olarak istenen 16. Tümen'in 125. Piyade Alayı ile bir dağ topçu taburu 4 gemi ile 26 Nisan akşamı yola çıkarılır. 16. Tümen'in diğer 2 alayı ile topçu alayı, Sirkeci Tren İstasyonu'ndan demiryolu ile Uzunköprü'ye, oradan da yürüyerek Keşan üzerinden aynı gün cepheye gönderilir. O gün trenle cepheye sevk edilen askerlerden biri de Lokman Erdemir'in yayına hazırladığı bu hatıratın yazarı Mehmet Halit Bayrı'dır.
Türk halkbilimi araştırmalarının öncüsü sayılabilecek isimlerden biri olan Mehmet Halit Bayrı, Birinci Dünya Savaşı yıllarında askerlik görevini yedek subay olarak Çanakkale Cephesi'nde yapar. Bayrı, daha sonraCephe Arkadaşıadını vereceği ve zaman zaman gördüklerini çizimleriyle de tasvir ettiği hatıratını 16 Mayıs 1915 tarihinde yazmaya başlar. Henüz 19 yaşında bir genç olarak, İstanbul dışında yaşamın nasıl olduğunu bilmeyen Mehmet Halit, bütün yol güzergâhında ve cephede yaşadıklarını en yakın dostu bildiğiCephe Arkadaşı'na anlatır. Hep askerî yönüyle gündeme gelen Çanakkale Savaşlarını, bir de İstanbul sevdalısı bir edebiyatçının kaleminden okumak ister misiniz?