İkinci Dünya Savaşı'nın edebi eserlere yansımasını konu alan bu çalışma, Türkiye'deki çeşitli üniversitelerden akademisyenlerin katkılarıyla hazırlanmıştır. Çalışmada yer alan bölümler, Batı toplumlarında ve bazı Doğu ülkelerinde İkinci Dünya Savaşı edebiyatını çeşitli yönleriyle incelerken diğer yandan, savaş sürecini, savaşın yaşattığı acıları ve bıraktığı izleri ele almakta, savaşın tarihi ve sosyolojik arka planına ışık tutmaktadır. İkinci Dünya Savaşı'nın baş aktörünün Almanya olduğu bilinmektedir. Bu sebeple, kitabın Almanya ve Alman Edebiyatı ile ilgili bölümlerinde Almanya'nın İkinci Dünya Savaşı'ndaki rolü ve tutumuna geniş yer verilmiştir. Hitler'in Dünya Gücü olma arzusu, güçlü ve arî Alman ırkı elde etme isteği ve bu arzularının sonucunda Polonya'yı işgal etmesi, İkinci Dünya Savaşı'nın başlamasına zemin hazırlamıştır. Kitabın Almanya kısmına yönelik bölümlerinde Hitler'in bu politikalarına da yer verilmiş ve incelenen eserlere kapsamlı bir bakış sunulmuştur.
İngiltere Hitler'in tehditkâr tutumuna ve işgallerine başlangıçta müdahale etmese de, Almanların Avrupa'daki hızlı ilerleyişi karşısında Fransa ile ittifak oluşturarak 3 Eylül 1939'da Almanya'ya savaş ilan etmiştir. İngiltere'nin savaşa katılmasıyla birlikte İngiliz Edebiyatı'nda da savaşı konu edinen eserler ağırlıkta olmuştur. Diğer ülkelerde olduğu gibi İngiltere'de de İkinci Dünya Savaşı cephelerle sınırlı kalmayıp yerleşim alanlarına sıçramıştır; dolayısıyla askerlerle beraber sivil halk da savaşın neden olduğu yıkıma ve vahşete tanıklık etmiştir. Savaşı İngiltere'de yaşayan ya da İngiltere dışındaki cephelerde savaşarak geçiren İngiliz edebiyatçılar, savaşın fiziksel şiddetini ve psikolojik baskısını farklı bakış açılarıyla eserlerinde yansıtmışlardır.
İkinci Dünya Savaşı'nda Türkiye tarafsızlığını ilan ederek savaşa katılmasa da, Türk Edebiyatı'nda İkinci Dünya Savaşı'nı konu alan eserler olmuştur. Türkiye, savaşta yaşanan felaketlerin uzağında kalsa da, dünya genelinde var olan kaotik ortamın izdüşümü Türk Edebiyatı eserlerinde de görülmüştür. İkinci Dünya Savaşı'nın Türk Edebiyatı'na ve Türkçeye kazandırdıkları göz ardı edilmemelidir. Bu bağlamda, savaş ile birlikte Türk Dili'ne giren sözcükler ve dilde yaşanan değişimler de çalışmanın konusu olarak tercih edilmiştir.
Azerbaycan Edebiyatı için İkinci Dünya Savaşı'nın önem taşıdığını söylemek yanlış olmayacaktır. İkinci Dünya Savaşı'nda zorunlu askerlik görevinin dışında gönüllü askerlik uygulamasının olduğu da bilinmektedir. Bu savaş ile birlikte Azerbaycanlı ailelerin belki de tüm erkek üyeleri gönüllü olarak orduya katılmış ve katılanların bir kısmı ailelerine geri dönememiştir. Çalışmanın bir bölümünde Azerbaycan kanadında yaşanan bu acıların edebi eserlere yansıması konu edilmiş ve edebi eserlere yansıyan savaş konusu incelenmeye çalışılmıştır.
İran tarihi için önemli yere sahip olan İkinci Dünya Savaşı'nın İran tarih kitaplarına yansıması çalışmamızın konularından biri olarak tercih edilmiştir.
İkinci Dünya Savaşı'nın edebiyata yansımasının ele alındığı bu kitabın özellikle İkinci Dünya Savaşı alanında çalışan öğrenci ve akademisyenlere ve savaşın edebiyata yansıması gibi konulara yönelenlere kaynak oluşturması amaçlanmıştır.