"Dil, gönlü yüzdüren gemidir. Toplumun da gönlü var; toplumun gönlünün adı da kültürdür." diyen Oktay Sinanoğlu, kültürün toplumun temeli olduğunu vurgular. "Kültür her şeyi okuyup unuttuktan sonra aklınızda kalanlardır." diyen André Gide, kültürün bir toplumun kimliği, yaşayış ve düşünme tarzı olduğunun altını çizer. "Güvendikleri bir şeyleri var. Bu güvendikleri şeyin adına ne diyorlardı? Ona kültür diyorlar; onları keçi çobanlarından ayırt eden şeymiş bu." sözüyle Nietzsche, kültürün özgünlüğüne dem vurur. "Kültürün ilk basamağı, anadilini iyi konuşmak ve iyi yazmaktır." tümcesi ile Peyami Safa, kültür-dil ilişkisinin altını çizer. "İnsan için kültür, vücut için ekmek kadar lazımdır." diyen Cicero da hem birey için hem toplum için kültürün hayati önem taşıdığını anlatır. "Memleketimizi, toplumumuzu gerçek hedefe, mutluluğa eriştirmek için iki orduya ihtiyaç vardır; biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri milletin geleceğini yoğuran kültür ordusu." diyen ulu önderimiz Atatürk ise kültürün her çağda toplumsal gelişim için temel yapı taşı olduğunu öğütler.
Günümüz toplumunda "kültür" gerek akademik gerek günlük yaşamda hemen hemen herkesin zikrettiği, başvurduğu bir olgudur. Bu çalışmanın amacı, çeviri-kültür ilişkisini, çevirmen kimliğini, yazılı ve sözlü çeviride kültürel boyutu, çeviride kültürel unsurların aktarımında yaşanan zorlukları, çevirinin kültürel benzerlikleri, farklılıkları ortaya koymada etkili bir kültür tanıtım aracı olduğunu göstermektir. Çeviride kültürün öneminden bahsedilen ve çevirinin kültürel boyutuna dikkat çekilerek, kültürel perspektiften ele alınan bu kitabın çeviribilime, yazılı ve sözlü çeviriyle ve çeviribilimle ilgilenen herkese katkı sağlayacağı düşünülmektedir.