Babası, Cüneyt henüz küçük bir çocukken terk etmiştir annesini ve onu.
"Sevmiyorum, sevemiyorum," demiştir ve çıkmıştır yaşamlarından.
Annesinin ölümünden sonra da asla tam anlamıyla baba-oğul gibi olmamışlardır Cüneyt'le.
Şimdi Cüneyt, yaşamını birleştirmek istediği kadını bulmuş, evlilik düşleri kurmaktadır.
Tek bir pürüz vardır:
Nişanlısı Semra, Cüneyt'in babasıyla tanışmak istemektedir.
Cüneyt ve babası, Semra'nın sevecen ve yapıcı doğası sayesinde kısa süre içinde ilişkilerini yeniden kurmaya başlayacak ve aile olma yoluna girecektir.
Ancak rastlantılar ve bu üç insanın sıradışı noktalarda çakışan yazgıları, önlerine tüm planlarının ve niyetlerinin dışında bir gelecek sunacaktır.
Birbirlerini yeni keşfetmişçesine seven aile üyeleri, bu geleceğe hazır mıdır?