Ben Çingiz evladından Ürgençli Muhammet Han'ın oğlu Ebulgazi Han'ım. Otuz dokuz yaşıma bastığımda takvimler bin elli biri gösteriyordu. Yılan yılında Harezm ülkesinde babamın tahtına oturmuş, devlet işleri ile meşguldüm.
O yıllarda Türkmenler Mankışlak'ta, Ebulhan ve Tecer Suyu'nun öte yakasında oturuyorlardı. Yıllar önceydi. Hiç istemememe rağmen onlarla çok kanlı savaşlar yaptık. Her iki taraftan da suçlu-suçsuz binlerce insan öldü. Sonunda hepsi bize tabi oldular. İyilerini nöker, kötülerini hizmetli kıldım. Derken aradan uzun yıllar geçti. Türkmen uluları, benim tarihi iyi bildiğimi duyup huzuruma geldiler. Dediler ki, "Bizde Oğuzname çoktur, ama hepsi hatalıdır. Biri diğerini tutmaz. Hanımızdan ricamız odur ki, bize güvenebileceğimiz bir tarih yazdırsın."
Ben onların ricasını kabul ederken aklımda Peygamberimiz'in, "Bir kişi, bir Müslüman kişinin gönlünü hoş ederse, onun sevabı tüm insanların ve cinlerin Tanrı'ya kulluk etmelerinin sevabından çoktur" hadisini hatırladım. Demek ki nice bin kişi, benim bu yazdıklarımla bilmediklerini bilip memnun olacaklar. Tanrı'dan, bunun sevabının, işlediğimiz günahların ve döktüğümüz kanların kefaretine sayılmasını diliyorum.
Ebulgazi Bahadır Han