Kitabımı tamamlayıp dostlarıma takdim etmenin mutluluğunu yaşıyorum. Umarım sizleri sıkmadım. Kitabıma erişen her okurum dostumolmuştur. Dolayısıyla dostluk hazinemi zenginleştirme imkanı kazandım. Bu vesileyle tüm okur dostlarımı saygıyla selamlıyorum. Yaşamımdan bazı kesitler sundum. Özellikle yeni nesil gençlerimizin bu sahnelere inanmakta zorlandıklarını tahmin ediyorum. Çünkü kendi evlatlarımın bile şaşkınlık yaşadıklarını biliyorum. Bizim kuşaktan önceki kuşakların yaşadıkları zorlukların daha müşkülatlı olduğunu annelerimizden, ninelerimizden çok dinledik. Ağaç kabuklarını, köklerini, yapraklarını yiyerek hayatta kaldıkları kıtlık dönemlerinin anlatıldığı hikâyeleri çok işittik. Köylerde kıran olarak tabir edilen hastalıklar geldiğinde günde 15-20 cenazenin kalktığı dönemlerin yaşandığını annelerimizden, ninelerimizden öğrendik.
Dün yaşananların bugün olmayacağının garantisi yoktur. Hepsi birkaç butonun tuşuna dokunmanın başında. Bireylerin, toplumların, milletlerin ve devletlerin kin, nefret, intikam, öfke, sömürü gibi negatif dürtülerin baskısı altındaki beyinlerin muhakeme merkezi işlev yapamaz. İşte o zaman nükleer butonlar zincirleme reaksiyonlalarla devreye girer. İnsanlığın sonu olur, güzelim dünyamız cehenneme döner. Vermek istediğim mesajı şöyle özetliyorum:
Ey insanlık! Kainatı yaratan kudret, dünyamızı bizim için barış ve
huzur içinde yaşayacağımız bir beşik kılmıştır. Dünyamızı imar edelim,
Adem'den kardeş olduğumuzun bilincinde olalım..