Tüm hayatını tek bir odanın içinde geçiren kişinin dünyası sadece o dört duvardan ibarettir. Tam olarak nerede olduğunu kavrayabilmesi için en iyi yöntem ise, bulunduğu yere uzaktan bakmasıdır. Odanın parçası olduğu bir ev, evin parçası olduğu bir sokak, sokağın parçası olduğu bir şehir, şehrin parçası olduğu bir ülke ve ülkenin parçası olduğu bir dünya vardır. İnsan tüm bunları ancak odadan uzaklaştığı zaman görebilir.
Tarih boyunca yaşanan olayların gerçek değerleri de çoğunlukla içinde bulunulan zamandan uzaklaşıldıkça, yani ilerleyen yıllarda daha iyi anlaşılır. Örneğin, bir kişinin ortaya attığı yeni bir fikrin doğru ya da yanlış olduğu ispat edilinceye kadar çok uzun zaman geçebilir. Bu fikrin çıkış noktasına şahit olan kişi, tek bir odada tutulan kişi gibidir; o fikrin dar çerçevesine hapsolmuş, gelecekte meydana gelecek gelişmelerden habersiz bir halde beklemektedir.
Tarihte meydana gelmiş olan her olay birer dönüm noktasıdır, küçük büyük hepsinin gelecekte yaşanacaklara etkisi olur. İnsanların akıl ve vicdanları doğrultusunda aldıkları kararların tümü dünya tarihini olumlu veya olumsuz biçimde, az veya çok etkilemiştir. Hatta tek bir bireyin fikri dahi dünya tarihini etkiler.