İddia edilir ki; bir adam cimrilikte sınıra dayanmış. Hatta cimrilerin lideri olmuş. Eline geçen parayla konuşur, sohbet edermiş, paraya; "Canım sana feda olsun! Bana gelmekte niçin bu kadar geciktin?" dermiş. Yine bir konuşmasında; "Hangi mesafeleri katettin! Hangi keselerden ayrıldın! Hangi düşük insanı yücelttin! Hangi şerefi beş paralık ettin! Bundan sonra ne açık ne de güneşte kalmayacaksın!" deyip, parayı kesesine atmış. Ardından da; "Allah Teala'nın adıyla, küçümsenmeyeceğin, horlanıp rahatsız edilmeyeceğin bu yerde otur." diye nasihatte bulunmuş.
Onun, kesesine giren bir dirhemi çıkardığını gören kimse olmamıştır. Bir keresinde ailesi; canlarının çektiği bir şeyi alıvermesi, hiç olmazsa bir dirhem harcaması için yalvar yakar oldular. İsteği yerine getirmemek için çok çabaladı. Sonunda nasıl olduysa yanına bir dirhem alarak, çarşıya gitmek için yola çıktı. Yolda yılan oynatan birisini gördü. Adam bir dirhem kazanabilmek için kendisini yılanın üzerine atıyordu. Kendi kendine; "İnsanın uğruna can verdiği dirhemi yiyecek içecek için nasıl telef ederim. Bu gördüğüm, Allah'ın öğüdünden başka bir şey değil", diyerek evine döndü ve dirhemi kesesine geri koydu.