Çin'de İslam'a inanan on etnik grup vardır, bu gruplardan bir tanesinin adı Hui'dir. Bugün, Hui halkı neredeyse tüm Çin şehirlerinde bulunur, fakat çoğu Xi'an şehri dahil olmak üzere Çin'in kuzeybatı bölgelerinde yaşamaktadır.
Bin yıldan fazla bir süre önce, bazı Araplar, Persler ve Orta Asya'daki Müslümanlar, iş ve eğitim nedeniyle Kara İpek Yolu ve Deniz İpek Yolu ile Çin'e gelmişler ve Çin'de yaşamaya başlamışlardır. Bu batıdan gelen Müslümanlar, bazı Çinli kadınlarla evlenmişler ve nesiller boyu Çin'de yerleşmişlerdir. Zamanla, onlar ve çocukları Çin kültürünü öğrenmeye çalışmışlar ve böylece onların "Çinlileşme" süreci de başlamıştır.
Çin'deki Yuan (元 ) Hanedanlığı (MS 13. yüzyıl) döneminde, "Hui ataları" Çin hükümeti tarafından hanehalkı kayıt defterine kaydedilmiş ve Çin vatandaşı oldukları kabul edilmiştir. O zamandan itibaren, Hui ataları resmi olarak Çin vatandaşlığının bir parçası haline gelmiştir. Hui ataları, Çince ve geleneksel Çin Konfüçyüs kültürünü öğrenirken İslami inançlarından vazgeçmediler. Onun yerine, Hui halkının ataları, eğitim yoluyla İslami inançları ve kültürleri miras olarak aktarmaya çalıştılar.
Çin'deki Ming (明 ) Hanedanlığı (M.S. 14. yüzyıl) döneminde, Hui grubu, kendi özel kültürüyle bağımsız bir ulus oldu. Hui'lerin Müslüman ve Çinli vatandaş olarak ikili kimlikleri, Hui kültürünün ikili özelliklerini belirler. Hui kültürü, İslam ve Çin kültürünün kaynaşmasının sonucudur. Başka bir deyişle, Hui kültürü hem İslam kültürünün içeriğine hem de Çin kültürünün içeriğine sahiptir.
Peki, binlerce yıldır, Çin topraklarında hayatta kalan Hui halkı her zaman benzersiz kültürlerini ve kimliklerini nasıl koruyabilir? Bu kitap, Hui halkının tarihi, ekonomisi, eğitimi ve kültürü olmak üzere dört ana yönünü tanıtıp, aynı zamanda "On Faktör"ün Hui grubu ve Hui kimliği oluşturulmasındaki rolü üzerine derin bir analiz yaparak, Çin'deki Hui Müslümanlarının kimliğini ve bu özel kimliği koruyabilmelerinin nedenlerini açıklamaya çalışmıştır.