Bir Çin aile yuvası minyatür bir gökyüzüdür diyor, kitabın yazarı Ku Hung-Ming.
Çin uygarlığı, Çin edebiyatı ve Çin kadını yazar için başka bir duyarlılığa ve düşünüş tarzınapencere açıyor.
Ming, tüm kitap boyunca Avrupalılara halkının, kültürünün, uygarlığının birikimlerini anlatmayaçalışıyor. Bu çağrı zaman zaman tepkisel bir tona bürünse de herkesin tek bir dünyaya ayak bastığıgünümüzde, toplumların esasen birbirinden çok farklı zihniyetlere sahip olduğunu haber veriyor KuHung-Ming.
Çinliler bireyi, aileyi, toplumu, ataları bir bütün halinde düşünür. Kişi ahlâki özelliklerini işlemek,geliştirmek ve bunları anne babasından başlamak üzere toplumun diğer tüm üyeleriyle uyumlukılmakla yükümlüdür. Herkes yerini, konumunu, görevlerini bildiğinde doğadaki ahenk gibi birahenk, dirlik, düzenlik insanlar arasına da gelip yerleşir. Bunu sağlayacak en önemli enstrümanlarise müzik ve törenler bilgisidir; yani ritm ve sembollere dayalı bağlılık ritüelleri. Belki de buyüzden Konfüçyüs'ün ahlâk yasası Avrupalı insanın dine bakış açısından tamamen farklıydı.20. yüzyılın başında Batı kurumlarında eğitim gören çok dilli ve kültürlü Çinli aydın Ku HungMing, derinden bağlı olduğu geleneksel Çin kültürü ile Batı uygarlığını karşılaştırırken zihniyetdünyamıza pek de uzak olmayan bir çelişkiyi anımsatmaktadır.