Çin, 4 bin yılı aşan yazılı-yerleşik kültürüyle dünyanın çekim merkezlerinden biri. Biz Türkler de Orta Asya'daki uzun yaşamımızda Çinlilerle savaşmışız, barışmışız, devlet kurup bozmuşuz. Kağıttan pusulaya, ipekten çaya pek çok uygarlık ürününün de ilk kullanıcısı olan Çin, bugün de kendine özgü değişik bir yönetim-ekonomi modeliyle dünya sahnesinde. Çinliler, Uygarlık gelini Çin'de doğdu, oradan Ön Asya'ya, sonra Avrupa'ya geçti. Ardından da ABD'ye ulaştı. Dünya yuvarlaksa şimdi Çin'e döndü, diyorlar. Çin'I binlerce yıl öncesinden bugüne taşıyan değerler neler? Çin'de Türklerden kalan izler var mı? 1 milyar 300 milyon nüfusuyla yeryüzündeki her 5 kişiden birini ülkesinde barındıran Çin, yıldayüzde 10'lara varan kalkınma hızını nasıl yakaladı? Çin gezim sırasında bu soruların yanıtlarını aradım. Geziyle incelemeyi birleştirdim; deyim yerindeyse, gezi-inceleme türü bir kitap çıktı ortaya. Sözü uzatmayalım, yolumuz uzun. Haydi, Çin'e doğru uzun bir yürüyüş yapalım. (Mustafa Balbay)