Gecenin yarısında sokak kapısından gelen bu gürültü de neydi?! Uyku sersemliğinde iyi fark edilmiyordu. Yumrukla mı vuruluyordu, ayakkabı burnuyla mı? Annem yarı korku, yarı telaş yer yatağından hızla doğruldu. Yanında en küçüğümüz Necla kardeşim; "Üşüdüüm!" diyerek yorganı başına çekti. On sekiz metre karelik bu odada dört kardeş, hastalıklı babaannem altı kişi yatıyorduk. Annem merakla yataktan fırlamış yeleğini giymeye çalışırken her zaman karşı ki odada yatan babamın başı göründü kapı aralığından. "Telaş etmeyin; yörük geldi" dedi. Annem anlamıştı. "Hay Allah! Bula bula bu vakiti mi bulmuş!?" dedi. Az önce aceleyle giymeye çalıştığı yeleğini çıkarıp fırlattı. Yorganın altına girdi. Babam ilgilenecekti bu gelenle. Ağzı açık uyuyan babaannemin sıkça nefes alıp vermesine, kardeşlerimin dudaklarından çıkan fışırtılı sesleri karışıyordu."