Tarihin çirkin portrelerine şöyle bir atf-ı nazar ettiğimizde ilk temsilcinin, öz kardeşinin kanını dökmekten çekinmeyen, yüzü ve gönlü kara Kabil olduğunu görürüz.
Onun çılgın koşusu devam etti ve asırlar içinde bir çok takipçisi fitne ve kin tohumlarıyla yeryüzünü yaşanmaz hâle getirdi.
Geçmişin tozlu sahifeleri arasında dolaşırken sık sık karşımıza çıkan bu çirkin yüzler, yüreklerimizi hep korku ve tiksintiyle doldurmakta... İnsan şeklindeki bu yaratıkların nereden kopup geldiklerini ve nereye koştuklarını anlamaya çalışıyoruz. Niçin hep iktidar koltuklarına oturmak, durmaksızın konuşarak herkesi suskun bırakmak istiyorlar? Hangi zirve onları bir parça mutlu edebilir ve hangi gülücük kirli ve çirkin suratlarını aydınlatabilir?
Ah bunlar ne kadar talihsiz ve ne kadar benzersizdirler!