Eski Mezopotamya toplumlarına ait yazılı kaynaklar ve arkeolojik veriler büyük ölçüde erkek yöneticileri anlatır ve betimlerler. Buna rağmen kadınların da toplumun her düzeyinde anne, eş, kız kardeş ve kız evlat olarak önemli bir yere sahip olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Elit kesim olarak tanımlayabileceğimiz kraliyet kadınları ise, yine büyük ölçüde erkeğin egemen olduğu sanat, ekonomi, din ve yönetimle ilgili kayıtlara yansımayı başarmıştır. Eski Mezopotamya uygarlığının önemli bir bölümünü oluşturan Asur toplumundaki kraliçeler hakkındaki bilgilerimiz, hem yazılı kaynaklardan hem de arkeolojik verilerden gelmektedir.
Asur devletinin M.Ö.I. Binyıl'da imparatorluk seviyesine yükseldiği anlaşılmaktadır. Bu dönem, genellikle "Yeni Asur Dönemi" (yak. M.Ö.934-609) olarak adlandırılmakta ve iki döneme ayrılarak incelenmektedir:
I. Dönem (M.Ö.934-745): Bu dönemde krallar h?kimiyet bölgelerindeki otoritelerini sağlamlaştırmakla meşgul olmuş, Asur başkentleri ile Kuzey Mezopotamya'daki mevcut otoritelerini güçlendirmekle yetinmişlerdir.
II. Dönem (M.Ö.744-612): Bu dönemde Asur kralları sistematik bir biçimde yayılmacı bir siyaset izleyerek, başarılı askerî seferler yapmışlar ve Eski Yakın Doğu'nun en büyük imparatorluklarından biri olan Yeni Asur İmparatorluğu'nu kurmuşlardır. Günümüzde Irak'tan ele geçen yüzlerce çivi yazılı tablet sayesinde bu dönem hakkında bilgi edinebilmekteyiz. Gerçekten, Yeni Asur dönemine ait metinler, bugün büyük ölçüde Irak devleti sınırları içinde kalmış olan, imparatorluk başkentlerinden ele geçmiştir. Asur (modern Qal'at Šergat) şehri, ilk başkent olarak Asur tarihi boyunca önemini korumuştur. Asur kralı II.Asurnasirpal, başkentini Kalhu (modern Nimrut) şehrine taşımıştır. II.Sargon ise, Dur-Šarrukin (modern Korsabad) şehrini kurarak bu şehri başkenti yapmıştır. Sargon'un halefi ise, başkenti günümüzde Musul yakınlarında bulunan Ninova'ya nakletmiş ve Ninova, imparatorluk yıkılıncaya kadar başkent olarak kalmıştır. Söz konusu şehirlerden ele geçen ve büyük ölçüde yayınlanmış olan çivi yazılı metinlerden dönemin kraliyet kadınlarına dair bilgiler edinmek mümkün olmaktadır. Özellikle Nimrut ve Ninova şehirleri bu anlamda zengin bilgiler içermektedir. Bununla birlikte Sargonid Dönem ile ilgili bilgilerimiz yeterince olgunlaşmamıştır. Ancak bu dönemde, kraliyetteki kadınların siyasette etkili oldukları genel olarak kabul edilen bir görüştür.
Çivi yazılı metinlerden anlaşıldığına göre kadınlar, dinî, ekonomik, hukukî ve sosyal hayatta olduğu kadar siyasî hayatta da aktif rol oynamışlardır. Kraliçelerin kralla yazışması, dinî ritüellerde kralla birlikte başrolde yer almaları, kendilerine ait mühürlerinin olması ve hatta emirleri altında kendilerine has askerî birliklerin varlığı, kraliçenin sarayda oturan pasif bir kadın olmadığını, aksine kralla birlikte devlet yönetiminde aktif olarak yer aldığını gösteren ipuçlarıdır. Bununla birlikte, elit olmayan halk kadınının ise evde, genellikle kocasının h?kimiyeti altında yaşamış olduğunu anlıyoruz.
Asur kraliçeleri hakkında bilgi veren en önemli arkeolojik veriler ise, kraliçelere ait silindir mühürler ve sağlam halde bulunmuş olan lahitlerdir. Lahitler, Eski Mezopotamya'da kadının önemine işaret eden önemli arkeolojik veriler içermektediri Kraliyet kadınlarına ait lahitler genellikle saray veya tapınaklarda bulunmuştur Bu anlamda çivi yazılı kaynakların verdiği bilgiler, arkeolojik verilerle de desteklenebilmektedir. Tüm bu kaynakların verdiği bilgiler harmanlandığı zaman, hepsi için olmasa da, bazı Asur kraliçelerine dair detaylı bilgiler edinmek mümkün olmaktadır.