Mahmut Yesari'nin sanat ve edebiyat zevkinin başlangıcı, babası Mehmet Fahrettin Yesari'nin kültürlü, sanata ve edebiyata düşkün biri olması sayesinde küçük yaşlarda kitapla tanışmıştır. Mahmut Yesari'nin sanat ve edebiyat anlayışı, iki ana düzlemde kendini göstermektedir. Bunlardan ilki yazarın gerçekçi roman anlayışı, diğeri ise onun sanatı toplum açısından görüyor olmasıdır. Nitekim bu sayede, edebiyat dünyasında uzun yıllar 'halk romancısı' olarak tanınmıştır.
İlk romanı olan Çoban Yıldızı'nı 1925 yılında yayımlar ve bu tarihten itibaren sadece edebi türler üzerine yoğunlaşır.
Mahmut Yesari'nin romanları konu ve tema bakımından iki ana düzlem üzerinde şekillenir. Bunlardan ilki, bireyin iç dünyası ve diğer bireylerle olan ilişkisi, diğeri ise toplumsal meseleler olarak kendini gösterir. Konunun etrafında döndüğü temalar aşk, sevgi, kıskançlık, şüphe vb.dir.
* * *
İki saatten beri Büyükdere İskele Gazinosu'nda köprüden gelecek son vapuru bekleyen
Doktor Cemil Kâzım, iskeleye çıkan halkın içinde de aradığını göremeyince, arkadaşına döndü:
-Yazık, Kudret, dedi. Talihin yokmuş! Bak, Akşam Güneşi son vapurda da çıkmadı. Artık gelmez.
Doktor Cemil Kâzım, vaktinden evvel ağarmış şakakları, yorgun, biraz fazla çizgili çehresiyle yaşından büyük görünüyordu. Teyze zadesi Kudret, onun geniş omuzlu, iri vücudunun yanında adeta bir çocuk gibi kalırdı:
-Gördün mü ağabey, dedi. Benim talihsizliğim yalnız kumarda değilmiş!" Cemil Kâzım, beyaz, muntazam dişlerini göstererek bir kahkaha ile güldü:
-Eğer Akşam Güneşi'ni görseydin, hiç şikayet etmezdin, Kudret. Belki de teşekkür ederdin. Haydi eve dönelim.
Ilık bir mayıs gecesiydi. Gökyüzü sarı donuk, birbirine sıkışmış yıldızlarıyla güveler yemiş delik deşik koyu nefti bir örtüye benziyordu. Bu sarı, küçük menfezlerden kayan, süzülen zayıf pırıltılar durgun denizin sathında yağ habbecikleri gibi yüzüyordu.