Topluma nasıl katkı sağlayabiliriz diye düşünürken, Maker Eğitim Hareketi'nin ortasında bulduk kendimizi. Bizim 20'li yaşlarda, üniversitede mühendislik eğitiminde öğrendiğimiz şeyleri insanlar çocuklara anlatıyordu. Çocuklar; programlamayı, robotiği, tasarımı, matematiği, fiziği ve kimyayı biraz özümsedikten sonra, bizlerden çok daha yaratıcı ve eğlenceli fikirler üretmeye ve bunları gerçekleştirmeye başladı.
Biri yapacakları oyunun görsellerini tasarlarken, diğeri programlamasında görev aldı. Birçoğu, öğretmenine gördüğü her makinenin ve bilgisayarın çalışma mantığı üzerine sorular sordu. Bu karmaşık makineleri kendi bildikleri şirin ve basit yapılarla hayal ettiler.
Adımlama motoru, birkaç buton, bir Arduino ve bir mukavva kutu ile arkadaşının 3 boyutlu yazıcıdan çıkardığı evin iki ayrı katına çıkabilen bir asansör yaptı. Arkadaşı ise, ev tasarlamanın daha eğlenceli olduğunu farkedip çoktan daha sanatsal çalışmalara girişmişti.
Bu gibi hikâyelerde ortak nokta, çocukların kendi kendilerine bir şeyler üretmesi. Maker Eğitim Hareketi'ni benimsemiş her ortamda, öğrenilecek her şey pratik yapılarak öğreniliyor. Kolay kolay kimse kimseye tahtada ders anlatmıyor. Öğretmen-öğrenci değil, belki usta-çırak ilişkisi bu.
Bu çocukların büyümesine daha yıllar var. Belki o sürede robotlar hayatımızda çok daha aktif rol oynayacak. Belki bizimle arkadaş olacak, bizimle top oynayabilecekler. Kesin olan bir şey var ki; meraklı ve becerikli minikler bu hızla giderse çoğumuzdan daha bilinçli ve kaliteli bir birey olacaklar. Eğer bir robot arkadaşları olursa, arkadaşlarının kalbi kırılmasın diye ona iyi davranacaklar.
Öğrencilerin gözlerine bakıp böyle hayaller kurmak ve geleceğe ucundan bucağından bir fayda sağlayabilme ihtimali bizim en büyük motivasyonumuz. Bu kitabın, çocuklara robotik ve programlama konularında çok şey öğreteceğini düşünüyoruz. Onların da; öğrendiklerini topluma faydalı bir biçimde kullanacağına, bilgiyi paylaşmaya ve öğrenmeye devam edeceğine canı gönülden inanıyoruz.
- Hüseyin Kervan, - Ufuk Şafak